Körebe

İsmin üstüme sinmiş, aklımız kör…

Alacak ayıbımız mı kalmış hayattan? Ne tuhaf bu utanmayan ben. Eyvah mı? Kes kalbini, bana akıt, kanına susadım. Çok mu canın yanar? Benimki küldü sen yokken. Var mısın ya şimdi? Bir esersen saçılırım etrafa, dur, esme. Açma ışıkları, ateşim ol, biraz ısınalım bu yokluktan… Açsın kapıyı bezirgan başı, üstümüze kitlesin. O zaman, içimdeki tüm oyunbozanları öldürürüm. Kör körlemeye bul da sen beni, yanmayana Aşk olsun…

Seni bilen biliyorken, bir kendini anlatma tuzağına düşenlerimiz bol. Çünkü seni bunun içine çekmeye çalışan şeytanlarımız tetikte. Kendi düşüncelerini başkalarının ağzından sana anlatmaya çalışan amatör şeytanlar. Umrunuzda mı hâlâ, kim hakkınızda ne düşünüyor? Olmasın, gerçek sizi bilmeyenler, bırakın kafalarındaki sizi umarsız bilsinler, ne olur ki? Bir kere de yanlış anlaşılsanız dünya mı yanar? Emin olun yanmıyor. Hatta kimse kimseyi yanlış da anlamıyor. İşine geldiği ya da işine gelmediği kadar anlıyor. Tüm bunları niye mi yazıyorum? Çünkü hayat kimin ne dediğini, ne düşündüğünü dert edecek kadar yavaş akmıyor. Hayat bir an. Onu düşündüğünüzde kalbinize akan sıcaklık anı kadar, vapurda yanınızda uçan martının kanadına gözünüzün takıldığı an kadar, bir şimşek çakması, bir gök gürültüsü ya da bir yağmur sesini aynı yerden sevdiğiniz an kadar… Gerisini kaldırın çöpe atın. Ben öyle yapıyorum, şöyleki;

Sınırlı bakış açılarıyla ilgilenmiyorum, duyuş ve hissedişe varım. Nerede bir ukala görsem, o sebeple susuyorum ve o, kendi kendini tatmin ederken, zevkle izliyorum. Ahh o kıymetli akılları çar çur edenler ahhh, biraz da kendinize saklayın yahu, bu ne cömertlik?


Oyun Bozan

Ben de bilirdim başka omuzlara yaslanmayı, yapmadım, nihayetinde hesabımız kendimizle hep. Aynaya bakıp, düşlerime yakışırım her defa ki; Düşlerim benim sadık bekleyenlerim, olanlarım, korkusuzluklarım, dostlarım, ah benim canım dostlarım, yaslanmadığım yerden omuz olanlarımdır.

Ey aynam olanlar, söyleyin bana, bizden güzeli var mı bu dünyada? Hepbareber yakışacağız o düşlere, aynasına bakamayanlara inat, yaslanmadan, yormadan, bir sözün hakkını, bir elin kıymetini bilerek… Çünkü sevmekten öte köy yok bu evrende, sevgisiz harcadığımızsa, zaman değil aynadaki suretlerimizdir sadece. Zaman bizimle dalga geçiyor, akan biziz avaz avaz!

Bazen de, bir düşü gerçeğe ertelemek var. Boş anların toplamından daha güzelsek orada, tüm oyunları bozmaya değer. Elbet açılır o gözler gerçeğine. Öyle bir essin ki o zaman, bu kez de dağılana Aşk olsun…

Ben yağmurum, ya sen?

Aşk’a uyanın, gerisi kolay…

MERVE ÇALOĞLU

[email protected]

İ[email protected]

(Yazıların ve görsellerin tüm hakları saklıdır.)